Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tarih, Yüzleşme ve Kürdistan

Mağduriyet, tarih, siyaset. Yerliler ve sonradan gelenler. Ve tabii isimler. İsimler üzerine kopartılan fırtınalar. Yer isimleri. Telaffuz edildiğinde veya edilemediğinde her şeyi paramparça olacağına inanılan yer isimleri. Yıllar önce milliyetçi saiklerle değiştirilmiş ve şimdi iade edilen, edilmesi istenen isimler. Ama çeşitli sorular geliyor akla bu arada. İsim iadesi tam olarak ne kadar geriye gitmeli. Örneğin, Kürdistan yeterli mi? Yoksa daha öncesine de gitmek gerekiyor mu? Gitmenin veya gitmemenin gerekçesi ne olabilir? Söz konusu bölge Kürdistan olmadan önceki döneme ait, sayıları son derece azalmış olsa da hâlâ varlığını sürdüren kültürleri içermeli mi? Yoksa çoğulcu demokrat olup sayıca baskın unsur oldukları için bu bölgenin Kürdistan olarak adlandırılması gerektiğini mi kabul etmeliyiz? Sayı her şey mi? Ya yaşanan mağduriyetler? Bugünün mağduru dünün de mağduru mudur? Eğer değilse ve de dünün gaddarı olmuş olma ihtimali varsa, bugünkü mağduriyetine nasıl yaklaş

21. Yüzyılda Malazgirt Kutlaması

Resim
AKP’nin 1071 Alparslan’la Malazgirt Savaşı’nın kutlama projesinden sonra “ileri demokratlar”ın da milliyetçilik konusunda bu ülkenin kendilerinden önceki diğer yönetimlerinden aşağı kalmadığı konusunda bir kuşku kalmadığını söyleyebiliriz. Elbette bazı farklar söz konusu.   Yanlış anlaşılmasın içerik farkından bahsetmiyorum. İslami unsurun biraz daha fazla öne çıkartılması dışında aynı söylem sürüyor. Diğer yandan, biçim konusunda da AKP’nin hakkını vermek gerekiyor. Hiç kimsenin bugüne kadar düşünmediği fikirlere imza atıyorlar, çok daha görsel gösteriler düzenliyorlar. Ama görsellik, kitlesellik ve büyük şovlar onların törenlerinin de son derece ayırımcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Milliyetçilik elbette her zaman bir sorun olarak görülmek zorunda değil. Bir örgütlenme şekli olarak belli koşullarda yararlı olduğu bile ileri sürülebilir. Bugünün değerleri açısından bize veya kimimize yanlış veya ters görünse de, milliyetçiliklerin, homojen oldukları farz edilen etnik g

Karyalılar ve Dünyanın Yedi Harikasından Mozole (Mausoleion) Üzerinden Anadolu Milliyetçiliği

Resim
“Karyalılar Helen değildir. Anadolu'nun gerçek sahipleridir. Aynı biz Türkler gibi. Ayrıca Karyalıların önemli bir kısmı Anadolu'da kaybolmuşlardır yani bizimle karışmışlardır. Savaşçıdırlar. Müthiş Savaş hikayeleri vardır.” Bunu bir doğa sporları kulübünün sitesinde okudum. Her şeyden önce şu sahip olma fikri beni artık epey yormaya başladı. Nedir bu sahip olma takıntısı? Ama tabii burada bitmiyor. Bir de gerçek sahipler denen bir şey var.   Buraya kadar tamam diyelim. Karyalılar gerçek sahipleri. Onlardan sonra gelmiş olduğu varsayılan (ki bunun doğru olduğu kabul edilebilir) Helenlerse, bu nedenle gerçek sahip değiller. Herhalde işgalci falan oluyorlar. Ama Helenlerden sonra bu topraklara geldiği aşikâr Türkler gerçek sahipleri. Nasıl oluyor bu? Çünkü Karyalıların önemli bir kısmı Anadolu’da kaybolmuş (Anadolu’ya dağılmamışlar, kaybolmuşlar) ve “bizimle”, yani bu yazıdan anlaşıldığı kadarıyla Türklerle kaynaşmışlar. Türkler de bu karışmadan ötürü (art