Tarafsızlıkla Nesnelliğin Farkı

"mutlak" tarafsızlık ile "görelisi" arasında bir fark var mı, bilmiyorum?!

ama nesnellik diye bir şey "mümkün": subjektif olduğunu, -ya da daha da kalın söylemek gerekirse,- tarafsız olamayacağını bilmek, nesnel olmaktır.
özetle, dürüst ve gerçekçi olmak, vicdanını gölgelememek nesnelliktir.
bunlar "fazla" manevi ya da etik vurgular yapıyorsa da politik bir norm yahut format filan değiller! pekâlâ test edilebilir durumlar...
dolayısıyla, tarafsızlık ve nesnellik yan yana gelecek veya karşılaştırılacak konular değiller sanki!
sadece günlük kullanımda birbirinin yerine geçiyorlar o kadar!
fenerbahçeli olabilirsiniz! 90-0 yenilseniz de fenerbahçeli kalabilirsiniz! ama takımın kötü ya da iyi oynadığını "bilirsiniz"!
bilmemeye çalışmak, objektif olmamak veya mitoman yahut takıntılı olmaktır!
mesela:
fenerbahçenin asla iyi olmayacağını veya dünyanın en iyisi olacağını kimse bilemez!
ama bilemediğini "iman" noktasında değerlendirmek, nesnel olmamaktır!
bilemediğin şeyi "inanç" (ihtimal) düzeyinde akılda tutmak ise taraflılıktır olsa olsa! bunun da dürüstlükle veya aynı anlamda gerçekçilikle veya yine aynı anlamda nesnellikle hiçbir karşıtlığı yoktur!
yanılıyor muyum?


mesela:
taraflı insan hiç kırıcı olmayabilir;
ama nesnel bir insan çok kırıcı olabilir...
üstelik bunların tam tersi de mümkünken! (Cihan'ın yorumu)

Hoşuma gitti. Nesnelliğin bu şekilde tanımlanabileceğini düşünmemiştim. Yalnız bir şey dikkatimi çekti. Nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum ama her iki örnek de, daha doğrusu insan tarafsız olamayacağını bilmesi ve Fenerbahçeli olmak, grup içi iletişimle ilgili. Yani söz konusu bilgi ya da iletişimin konusu olan bilgi grup üyelerinin kendileriyle ilgili; yani nesne kendileri. Bu yüzden de söz konusu bilginin aracısız bilinmesi ve ifade edilmesi mümkün. Örneğin Fenerbahçelinin Galatasaraylılarla ilgili bir bilgiyi ifade edebilmesi ne kadar nesnel olabilir. Takımın performansı konusunda nesnel davranabilirler. Ama örneğin Galatasaraylı olmanın ne anlama geldiğini bilme konusunda tıkanacaklardır. Belki aynı durum Fenerbahçelinin ne olduğu konusunda da belirecektir. Aslında takımın iyi veya kötü oynadığını belirlenebilmesi büyük ölçüde fiziksel olduğundan belki başka örneklere de bakmak gerek, bu nesnellik tanımının geçerliliğini sınamak için.

Bir başka açıdan yaklaşacak olursam, sübjektif, yani öznel olduğunu bilmek, en azından insan ilişkileri alanında nesnel olmakla ilişkilendirilebilirse de, nesnel tarih gibi bir şeyden bahsediyorsak, daha doğrusu insanın öznel tercihlerinden bağımsız tarih anlatısı beklentisi içindeysek, tarihçinin tarafsız olmadığını bilmesi böyle bir tarih bekleyen birisi açısından pek bir işe yaramıyor. Bu arada benim böyle bir beklentim olmadığını, yani nesnel tarihle ilgilenmediğimi belirteyim. Tarih özneldir ve öznel olmak zorundadır. Nesnel tarih tarih değildir.

Aksi takdirde, bu nesnellik tanımı hoşuma gitti. Tek sorun, nesnel bilgi peşinde olanlara o yönde bir kapı açmıyor olması; yani yine aynı yerdeyiz: Nesnel tarih mümkün olamaz. Tarafsız olamayacağımızı bilmemiz nesnellikse de, bu aynı zamanda nesnel bilginin de sonu anlamına geliyor. Dolayısıyla bu duruma nesnel açıdan bakarsak dediğimizde aslında böyle bir şey yapılamayacağını bildiğimizi ifade ediyor, yani taraf tutarak baktığımızda demiş oluyoruz. En azından ben böyle anladım.

Yorumlar