İstanbul'un Fethinin Kutlanmasına Dair

Epey özgürce davranmışsın geçmişi kurgulamada. Yazını okuyunca, sanki Orta Asyalılar atlarına atlayıp koştura koştura İstanbul’u fethetmeye gelmişler gibi bir izlenim ediniyor insan. Sürecin İslami boyutuna neredeyse hiç değinmemişsin. Oysa İstanbul’un fethi daha ziyade bir İslami ideal olarak çıkıyor karşımıza. Oğuzların Anadolu’ya gelmelerinin ardında da iki temel itici güç var. İslam, yani Hıristiyanlarla savaş, ve kısmen de göçebelerin otlak veya yeni bir yaşam arayışı.

Ayrıca Anadolu’ya Oğuzların gelişinden çok önce Müslümanlar Bizans veya Roma’nın kapılarına dayanıyor, topraklarını işgale başlıyor. Oğuzlar boy göstermeden çok önce başlamış bir saldırı var ve onun Orta Asya’nın göçebeleriyle bir ilgisi yok. Çok daha önce İstanbul Müslüman Araplar İstanbul’u 1453’den önce birkaç kez kuşattı.

İki önemli sorun var yazında. Birincisi İstanbul’un fethinin neredeyse tamamen İslam’a atfedilecek boyutunu atlıyorsun. Bu İslam’ın hedefiydi ve bugün de İslam’ın yeni bir icadı olarak karşımıza çıkıyor. Yeni bir geleneğin doğuşunu seyrediyoruz. İkincisiyse, Bizans’la kapışanların da bir medeniyet olarak geldiklerini görmüyorsun. Bir barbar aşısından ziyade bir medeniyetler çatışması söz konusu burada. Gelişmişlik açısından bakıldığında da, o tarihlerde İslam medeniyetinin Hıristiyan Roma’dan geri olduğunu söylemek mümkün değil. Orta Asya’nın atlıları, İslam’ın silahı (kısmen de yağmacıları) olarak giriyor Anadolu’ya ve çok sonra da İstanbul’a. 1453’de İstanbul’un veya Konstantinopolis’in surlarının önünde Türkler değil, Müslümanlar (bu arada tabii, sayıları az da olsa Hıristiyan kökenli savaşçı ve yardımcıları da unutmayalım) var.
Bu yazı başka bir forumdaki bir tartışmaya cevaben yazıldı:

Yorumlar